Çeviren: Hanife COŞKUN
Davranış Bozukluğu
Her Zaman Göründüğü Gibi Değildir
Sigmund
Freud'un söylediğine göre "Bazen, bir puro sadece bir purodan ibarettir."
Burada anahtar kelime "bazen"dir. Çünkü bazen bir puro, bir purodan
daha fazlasıdır ve davranış bozukluğunda da aynısı söz konusudur. Bazen
davranış bozukluğunun sebebi, bariz sebeplerden çok daha farklıdır ve olağan
sonuçlardan tamamen farklı bir müdahele gerektirir. Çocukların yaptıkları
şeyleri neden yaptıkları konusunda bir tespitte bulunmak hiç de kolay değildir.
Aşağıda
kötü davranışlara farklı bir pencereden bakmamızı sağlayacak örnekler sunulmuştur.
Bu durumların her birinde düzeltme yollarının zor olduğu kadar teşhisler de
zordur. Kronik davranış bozukluğu olan öğrenciler için evdeki durumlarına,
davranış bozukluğunun türüne, ne zaman yapıldığına ve diğer yetişkinlere farklı
davranıp davranmadıklarına dikkat edin. Bu durumlara verilebilecek en iyi
yanıtları uygulamanın, anlatıldığı kadar kolay olmayabileceğini unutmayın.
1. Bazen öğrenciler sizi çok sevdikleri
için yaramazlık yaparlar.
Bazı
öğrenciler o kadar çok kötü şey yaşamıştır ki diğer insanlarla kendileri
arasına bir duvar örebilirler. Simon and Garfunkel’ın şarkısını bilenler bilir.
Bu, "Ben bir taşım" sendromudur:
Ve bir taş acı hissetmez
Ve bir ada asla ağlamaz.
Ve bir ada asla ağlamaz.
Böyle
çocuklara yakınlaştıkça incinme korkuları o kadar artar. Bu korku artarken sizi
daha çok uzaklaştırmaya çalışırlar. Çocuk sizi itmeye çalıştıkça size saygı
göstermediğini ya da sizi sevmediğini düşünmeye başlarsınız. Birçok öğretmen
saygısızlık ya da sevilmeme duygusunu hissettiğinde daha yakın bir ilişki
kurmaya çalışır. Çoğu öğrenci için bu strateji işe yarasa da bu tür öğrencileri
ürküterek sizi kendinden uzaklaştırmak için daha dramatik yollara
başvurmalarına sebep olabilir.
2. Bazen öğrenciler, kendinizi
kanıtlamanızı ister.
Bazı
öğrencilere olayların daha iyiye gideceğine söz verilmesine rağmen olaylar daha
kötüye gitmiştir. Koruyucu aile sisteminde aileden aileye sürüklenen çocukların
bu şekilde hissetmesi muhtemeldir. Aynı şey, öğretmenleri tarafından aşırı
derecede başarıya teşvik edilen ve küçük davranışsal başarıları için ödüllendirilip
daha sonra umursanmayan öğrenciler için de geçerlidir. Bazen boşanmış ailelerin
çocukları, anne ya da babası tarafından aldatılmış ve tek edilmiş hissederler. Bu
çocuklar size güvenmeden önce siz de onlardan vazgeçecek misiniz diye sizi daha
da zorlamaya devam edecektir.
Bu
iki durum için de en iyi yaklaşım aynıdır. Onlar ne yaparlarsa yapsın,
davranışları ne kadar ciddi ya da şiddetli olursa olsun onlara inanın. "Sınıfta yaptığın kabul edilemez bir şey, ama
ne yaparsan ben hala senin yanındayım. Senden ümidimi asla kesmeyeceğim ya da
sana olan inancımı yitirmeyeceğim" gibi şeyler söyleyin. Bu yaklaşımda iki
büyük tehlike vardır:
1.
Gerçekten samimi söylemeniz gereklidir. Neil Postman'ın bir zamanlar söylediğine
göre "Çocukların yalan detektörleri vardır." Onlara inanıyormuş gibi
yaparak onları kandıramazsınız. Gerçekten inanmalısınız.
2.
Eğer vazgeçerseniz onları yüzüstü bırakan
yetişkinler listesine eklenirsiniz. Bu yaptığınız, bir başkasının onlara ulaşmasını
daha da zorlaştıracaktır. Bir söz verdiyseniz onu tutmalısınız. Asla pes
etmeyin.
3. Bazen öğrenciler sizden fiziksel olarak
etkilenebilir.
Özellikle
öğrencileriyle aynı yaşlarda olan birçok öğretmen, öğrencilerin onlara âşık
olması nedeniyle sorun yaşar. Öğrenciler öğretmenlerinden etkilendiklerinde
amaçları karşılık görmek olur. Açıkçası, (bazıları ara sıra denese de) daha
romantik bir düzeyde etkileşim kuramazlar. Bu nedenle onlara açık olan tek bir
şekilde bağ kurabilirler.
Daha
küçük çocuklar, aynı şekilde sonuçlanmasına rağmen bazen öğretmenlerinden
farklı şekilde etkilenirler. Öğretmenlerini anne ya da baba olarak görürler.
Tahmin ediyorum ki küçük çocukları eğiten sizlerin birçoğuna yanlışlıkla
"anne" diye hitap edildiği olmuştur.
Birçok
genç öğretmenin bana itiraz ettiğini söylediği çözüm yolu, mümkün olduğunca
profesyonelce ve kışkırtıcı olmayacak şekilde giyinmektir; kot pantolon ve
onları öğrenci gibi gösterecek şeyler giyilmemelidir. Sade bir makyaj
yapmalısınız. Erkekler kravat takarak ya da en azından spor bir ceket giyerek
onlara ilgi duymaya başlayan öğrencilerle durumu düzeltebilir. Cana yakın olun
ama arkadaş gibi olmayın. Aranıza fark edilebilir profesyonel sınırlar koyun.
Onların size karşı olan bu tür duygularını beslemeyin.
4. Bazen öğrenciler fark edilmeyi ister.
Rollo
May, Love and Will adlı kitabında kötü bir şeye ilgi duymanın, hiçbir
şeye ilgi duymamaktan daha iyi olduğunu söylediğinde basit ama derin bir ifadede
bulunmuştur. Bu teori, son zamanlarda öğrencilerin okulda gerçekleştirdiği şiddetin
bir kısmını bir ölçüde de olsa açıklamaktadır. Hiç kimse tanınmamayı ya da fark
edilmemeyi istemez. Bu tip öğrenciler için davranış bozukluğunda bulunmak,
"Beni fark et, ben de önemliyim." dercesine bir bayrak sallamak
gibidir. Bu öğrenciler evde, diğer öğrenciler arasında ve öğretmenlerinin çoğu
tarafından dikkate alınmadıklarını sıklıkla hisseder.
Bu
öğrencilere, onları kapıda karşılayarak, sıklıkla adıyla hitap ederek, tahtada
bir problem çözmek gibi akademik görevlere yardımcı olmalarını isteyerek ya da genel
olarak onları değerli hissettirerek yardım edilebilir. İsimlerini öğrenin,
koridorda selam verin, okul bahçesinde ya da yemekhanede kısa bir sohbet için ara
sıra onları bulun.
Yukarıda
verilen durumların dördünde de belli duyarlılıklar, oldukça yardımcı olabilir.
Akademik performans ya da davranış hakkında yapacağınız olumlu ya da olumsuz
yorumları başkaları yokken yapın. "Allen'in oturma şeklini
seviyorum." gibi bir yorumla herkesin önünde dikkat çekmeyin. Ne sebeple
olursa olsun isimlerini tahtaya yazmayın. Onların durumlarını diğer
öğrencilerle ya da diğer ailelerle kesinlikle tartışmayın. Bu öğrencilerin
aileleriyle konuşurken çocuğu da aileyi de asla suçlamayın. Kronik davranış
bozukluğu olan bu öğrencilerden daha inatçı olun ve onlardan sakın vazgeçmeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder