6 Mart 2017 Pazartesi

Orjinal Metin: https://www.edutopia.org/blog/misbehavior-not-what-it-seems-richard-curwin
Çeviren: Hanife COŞKUN

Davranış Bozukluğu Her Zaman Göründüğü Gibi Değildir        

Sigmund Freud'un söylediğine göre "Bazen, bir puro sadece bir purodan ibarettir." Burada anahtar kelime "bazen"dir. Çünkü bazen bir puro, bir purodan daha fazlasıdır ve davranış bozukluğunda da aynısı söz konusudur. Bazen davranış bozukluğunun sebebi, bariz sebeplerden çok daha farklıdır ve olağan sonuçlardan tamamen farklı bir müdahele gerektirir. Çocukların yaptıkları şeyleri neden yaptıkları konusunda bir tespitte bulunmak hiç de kolay değildir.
Aşağıda kötü davranışlara farklı bir pencereden bakmamızı sağlayacak örnekler sunulmuştur. Bu durumların her birinde düzeltme yollarının zor olduğu kadar teşhisler de zordur. Kronik davranış bozukluğu olan öğrenciler için evdeki durumlarına, davranış bozukluğunun türüne, ne zaman yapıldığına ve diğer yetişkinlere farklı davranıp davranmadıklarına dikkat edin. Bu durumlara verilebilecek en iyi yanıtları uygulamanın, anlatıldığı kadar kolay olmayabileceğini unutmayın.
1. Bazen öğrenciler sizi çok sevdikleri için yaramazlık yaparlar.
Bazı öğrenciler o kadar çok kötü şey yaşamıştır ki diğer insanlarla kendileri arasına bir duvar örebilirler. Simon and Garfunkel’ın şarkısını bilenler bilir. Bu, "Ben bir taşım" sendromudur:
Ve bir taş acı hissetmez
Ve bir ada asla ağlamaz.
Böyle çocuklara yakınlaştıkça incinme korkuları o kadar artar. Bu korku artarken sizi daha çok uzaklaştırmaya çalışırlar. Çocuk sizi itmeye çalıştıkça size saygı göstermediğini ya da sizi sevmediğini düşünmeye başlarsınız. Birçok öğretmen saygısızlık ya da sevilmeme duygusunu hissettiğinde daha yakın bir ilişki kurmaya çalışır. Çoğu öğrenci için bu strateji işe yarasa da bu tür öğrencileri ürküterek sizi kendinden uzaklaştırmak için daha dramatik yollara başvurmalarına sebep olabilir.
2. Bazen öğrenciler, kendinizi kanıtlamanızı ister.
Bazı öğrencilere olayların daha iyiye gideceğine söz verilmesine rağmen olaylar daha kötüye gitmiştir. Koruyucu aile sisteminde aileden aileye sürüklenen çocukların bu şekilde hissetmesi muhtemeldir. Aynı şey, öğretmenleri tarafından aşırı derecede başarıya teşvik edilen ve küçük davranışsal başarıları için ödüllendirilip daha sonra umursanmayan öğrenciler için de geçerlidir. Bazen boşanmış ailelerin çocukları, anne ya da babası tarafından aldatılmış ve tek edilmiş hissederler. Bu çocuklar size güvenmeden önce siz de onlardan vazgeçecek misiniz diye sizi daha da zorlamaya devam edecektir.
Bu iki durum için de en iyi yaklaşım aynıdır. Onlar ne yaparlarsa yapsın, davranışları ne kadar ciddi ya da şiddetli olursa olsun onlara inanın. "Sınıfta yaptığın kabul edilemez bir şey, ama ne yaparsan ben hala senin yanındayım. Senden ümidimi asla kesmeyeceğim ya da sana olan inancımı yitirmeyeceğim" gibi şeyler söyleyin. Bu yaklaşımda iki büyük tehlike vardır:
1.     Gerçekten samimi söylemeniz gereklidir. Neil Postman'ın bir zamanlar söylediğine göre "Çocukların yalan detektörleri vardır." Onlara inanıyormuş gibi yaparak onları kandıramazsınız. Gerçekten inanmalısınız.
2.     Eğer vazgeçerseniz onları yüzüstü bırakan yetişkinler listesine eklenirsiniz. Bu yaptığınız, bir başkasının onlara ulaşmasını daha da zorlaştıracaktır. Bir söz verdiyseniz onu tutmalısınız. Asla pes etmeyin.
3. Bazen öğrenciler sizden fiziksel olarak etkilenebilir.
Özellikle öğrencileriyle aynı yaşlarda olan birçok öğretmen, öğrencilerin onlara âşık olması nedeniyle sorun yaşar. Öğrenciler öğretmenlerinden etkilendiklerinde amaçları karşılık görmek olur. Açıkçası, (bazıları ara sıra denese de) daha romantik bir düzeyde etkileşim kuramazlar. Bu nedenle onlara açık olan tek bir şekilde bağ kurabilirler.
Daha küçük çocuklar, aynı şekilde sonuçlanmasına rağmen bazen öğretmenlerinden farklı şekilde etkilenirler. Öğretmenlerini anne ya da baba olarak görürler. Tahmin ediyorum ki küçük çocukları eğiten sizlerin birçoğuna yanlışlıkla "anne" diye hitap edildiği olmuştur.
Birçok genç öğretmenin bana itiraz ettiğini söylediği çözüm yolu, mümkün olduğunca profesyonelce ve kışkırtıcı olmayacak şekilde giyinmektir; kot pantolon ve onları öğrenci gibi gösterecek şeyler giyilmemelidir. Sade bir makyaj yapmalısınız. Erkekler kravat takarak ya da en azından spor bir ceket giyerek onlara ilgi duymaya başlayan öğrencilerle durumu düzeltebilir. Cana yakın olun ama arkadaş gibi olmayın. Aranıza fark edilebilir profesyonel sınırlar koyun. Onların size karşı olan bu tür duygularını beslemeyin.
4. Bazen öğrenciler fark edilmeyi ister.
Rollo May, Love and Will adlı kitabında kötü bir şeye ilgi duymanın, hiçbir şeye ilgi duymamaktan daha iyi olduğunu söylediğinde basit ama derin bir ifadede bulunmuştur. Bu teori, son zamanlarda öğrencilerin okulda gerçekleştirdiği şiddetin bir kısmını bir ölçüde de olsa açıklamaktadır. Hiç kimse tanınmamayı ya da fark edilmemeyi istemez. Bu tip öğrenciler için davranış bozukluğunda bulunmak, "Beni fark et, ben de önemliyim." dercesine bir bayrak sallamak gibidir. Bu öğrenciler evde, diğer öğrenciler arasında ve öğretmenlerinin çoğu tarafından dikkate alınmadıklarını sıklıkla hisseder.
Bu öğrencilere, onları kapıda karşılayarak, sıklıkla adıyla hitap ederek, tahtada bir problem çözmek gibi akademik görevlere yardımcı olmalarını isteyerek ya da genel olarak onları değerli hissettirerek yardım edilebilir. İsimlerini öğrenin, koridorda selam verin, okul bahçesinde ya da yemekhanede kısa bir sohbet için ara sıra onları bulun.

Yukarıda verilen durumların dördünde de belli duyarlılıklar, oldukça yardımcı olabilir. Akademik performans ya da davranış hakkında yapacağınız olumlu ya da olumsuz yorumları başkaları yokken yapın. "Allen'in oturma şeklini seviyorum." gibi bir yorumla herkesin önünde dikkat çekmeyin. Ne sebeple olursa olsun isimlerini tahtaya yazmayın. Onların durumlarını diğer öğrencilerle ya da diğer ailelerle kesinlikle tartışmayın. Bu öğrencilerin aileleriyle konuşurken çocuğu da aileyi de asla suçlamayın. Kronik davranış bozukluğu olan bu öğrencilerden daha inatçı olun ve onlardan sakın vazgeçmeyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder