Orijinal
metin 14 Aralık 2013 tarihinde Anthony Jackson tarafından yayınlanmıştır.
Orijinal metni görüntülemek için tıklayınız.
Çeviren: Özlem ÖZ
Orijinal metni görüntülemek için tıklayınız.
Çeviren: Özlem ÖZ
Pulitzer Ödülü’nü kazanan Tüfek, Mikrop ve Çelik (Çeviri: Tübitak Yayınları) kitabının yazarı Jared Diamond’la geçtiğimiz günlerde Düne Kadar Dünyanın Hali: Geleneksel Toplumlardan Neler Öğrenebiliriz? adlı yeni kitabı hakkında konuşmak üzere görüşme şansına sahip oldum.
Kitabın ön sözü geleneksel toplumlardan öğrenecek çok şeye sahip
olduğumuzdur – bunlar aslında mantıksız olmayan kavramlardır: “Batılı, Aydın,
Sanayileşmiş, Varlıklı ve Demokratik”. Bugün kalan tek geleneksel toplum Yeni
Gine (Diamond’un kapsamlı bir şekilde araştırdığı yer olan) ve Amazon
Havzası’dır. Diamond bu kültürler üzerinde araştırma yaparak sağlık ve
zenginlik alanlarında gelişme gösterebileceğimizi ileri sürmektedir.
Kitabın bütün bölümleri çok dillilik ve çift dilliliğin önemi ve
dillerin gelişmesi ve yayılmasına adanmıştır. Geleneksel toplumlarda (ve geriye
kalan çok azında hala öyle) çok dillilik yaygındı. Batı toplumundaki insanların
çoğu eğer bizim çocuklarımız aynı anda birden fazla dile maruz kalırlarsa
kafaları karışır diye korkarken, geleneksel toplumlardaki çocuklar bir ya da
iki dille sınırlanmaksızın doğumlarından itibaren ek diller öğrendiler. Diamond
Yeni Gine’de tanıştığı tek bir kişinin 5 dilden daha az dil konuşuyor olduğunu
düşünemez (ki bunlar karşılıklı olarak anlaşılamaz dillerdir, lehçe
değildirler). Avrupa’da 2. Dünya Savaşı’nın bitişinden beri Diamond’ın evrensel
eğitime olduğu kadar ekonomik ve politik birleşmeye ve İngiliz Dili’nin kitle
iletişim araçlarıyla yayılmasına atfettiği çok dillilik tekrar ortaya
çıkmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde İngilizce’nin kitle iletişim ve
ticaret dili olması lüksünün tadını çıkarıyoruz. Tabi ki bu bizim diğer
kültürleri anlama fırsatını kaçırdığımız anlamına geliyor; onlar bizi
anlıyorlar peki ya biz onları? Dünyanın en zengin 7.ülkesi olan Danimarka
ikinci bir dili öğrenmekten kaçınmaz. Danca,İngilizce ve ticaret yapabilmek için
gerekli diğer Avrupa Dilleri’ne önem verirler.
Diamond
da çift dillilik hakkında bir sosyo-ekonomik tartışma ortaya atmaktadır.
Diamond “Dili ve kültürü parçalanan toplumlar gurur ve karşılıklı olarak kendi
geçimlerini kaybetme ve sosyo-ekonomik problemlere kapılma eğilimi
gösterirler.” diye yazmıştır. Bunu görmek için, kendi Amerikalı Kızılderili
nüfusumuzdan başka topluma bakmak zorunda değiliz. Devlet yüzyıllar boyunca
onların kendi dillerini öğrenmelerini yasakladı ve eğitimin İngilizce yapılması
konusunda ısrar etti. Onlara durmadan kendi dil ve kültürlerinin değersiz
olduğu söylendi. Sonuç? Onlar şu anda toplumumuzun en fakir tabakasındalar.
Bunun yerine neden kültür ve dile değer vermeyi denemeyelim ki? Diamond çift
dilli Amerikan Yerlilerinin kendi dillerini bilmeyen Amerikan Yerlilerinden
eğitim ve iş alanında daha başarılı olduğunu ve onlardan daha fazla para
kazandığına işaret etmektedir. Bu tür programları desteklemek toplum için daha
ucuz ve çok daha değerli bir katkı olacaktır.
Çift dilli olanlar için doğrudan birçok yarar vardır – ilk olarak
oldukça geniş bir kelime haznesine sahip olurlar. Örneğin; 6000 kelime (bunun
3.000’i İngilizce ve 3.000’i de Çin lehçesinden oluşabilir). Bir diğeri de
gelişmiş idareci fonksiyon ve bilişsel kontroldür. Siz tam da şu anda her ne
yapıyorsanız, (şu an şu yazıyı okumaya çalışırken bile) aklınızdan geçip ilk
sıraya yerleşmeye çalışan düşüncelerin %99’unu bastırırken bu yazıya odaklanmak
zorunda kalırsınız. Bu sizin problem çözmeye yoğunlaşmanıza, görevler arasında
yer değiştirmenize ve kelime ve bilgileri hatırlamanıza olanak tanıyan şeydir.
(PISA kapsamının iki haftasından sonra bütün bu terimleri duymaktan yoruldunuz
mu?) Tek dilli insanlar daha az kelime haznesine sahip olduklarından bir
kelimeyi hatırlarken daha az zorlanırlar. Çift dilli kişiler ise kendi
dillerini ayrı tutmak ve doğru zamanda doğru konuşma için hangi dili
kullanacaklarını bilmek zorundadırlar. Bu durum zarar gibi görünebilir ki zaten
çift dilliler jetonu geç düşen kişiler değil midir?
Yapılan son çalışmalar bunun doğru olmadığını göstermektedir. Çift
dilliler bilinçsiz bir şekilde düşündükleri, dinledikleri ve konuştukları tüm
zamanlar boyunca daima bilinçsiz bir şekilde kendi yönetimsel kontrollerini
kullanıyorlar. Bu yüzden onlar sürekli bu yetenekleri üzerinde pratik
yapıyorlar ve sanki bir atlet ya da sanatçıymış gibi bu yeteneklerini
geliştiriyorlar. Diamond çift dillilerin uyguladığı bu yeteneğin problemlerin
çözümü olduğunu gösteren çalışmalar paylaşır. Bunlar; özellikle şaşırtıcı ya da
sürekli değişen ve yanıltıcı bilginin olduğu kurallarla ilgili problemlerdir.
Sizi bilmem ama bu bilgiler benim hayatımın yarısını özetlemektedir.
Son çalışmalar tarafından öne sürülen çift dilliliğin diğer bir
yararı ise ömür boyu çift dilli olanların Alzheimer hastalığına 4 ya da 5 yıl
daha geç yakalanacak olmalarıdır. Bu hastalık ortaya çıktıktan 5-10 yıl sonra
kişinin ölümüne yol açmaktadır. Bu büyük bir farktır. Bu gerçek birçok ailenin
çocuklarını çift dilli yetiştirmeye karar vermelerinde tek başına yeterli bir
faktör olabilir.
Bu çalışma hem diğer dillerle ilgili çalışmalara bir diğer
tartışma konusu olması hem de diğer kültürler üzerinde çalışmaya neden olması
bakımından gerçekten ilginçtir. Hiç yeni olmasada ve topluca unuttuğumuz
geleneklerden gelse bile dünyayı izlemek için yeni bir merceğe bazen ihtiyaç
duyarız. Sizi “The World Until Yesterday” (Düne Kadar Dünya) kitabını okumaya
ve kendinizi yeni ve her nasılsa tanıdık bir bakış açısına açmaya teşvik
ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder