Çeviri: Büşra Kayı
Howard Gardner: Çoklu Zekalar Kuramının Sahibi |
Edutopia,
çoklu zekalar ve yeni değerlendirme türleri ile ilgili 1997’deki röportajını
tekrar gündeme getiriyor.
Nisan 1,
2009
İLGİLİ
BAŞLIKLAR: Öğrenme
Türleri ve Çoklu Zekalar, Değerlendirme, Beyin-Bazlı Öğrenme, Öğretim Programı
Planlama, Farklılaştırılmış Eğitim, Eğitim Modaları, Tüm Seviyeler
Howard Gardner, Harvard Eğitim Okulu’nda Eğitim ve Kavramada John H. ve Elisabeth A. Hobbs Profesörü. Aynı zamanda, Harvard Üniversitesi’nde psikoloji alanında ikinci profesör, Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde nöroloji alanında ikinci profesör ve Mezun Okulu’nun Project Zero’nun yönetim kurulu başkanı olarak pozisyonlarını koruyor.
Howard Gardner 20 kitap ve yüzlerce makale ve onun en iyi bilinen, zekanın geleneksel sözlü/dilbilimsel ve mantıksal/matematiksel ölçümlerin ötesini başarmasına dayanan teorisi Çoklu Zekalar’ı yazdı. Burada Howard Gardner öğrenci-hedefli öğrenmeyi, çoklu zekaları, ve değerlendirmeye farklı bir yaklaşımı tartışıyor.
1.
Öğrencileri,
çalıştıkları şeylerde aktif olarak tutmak üzerine
2.
Öğrenci-hedefli
öğrenmenin özellikleri üzerine
3.
Çoklu
zekalar teorisi üzerine
4.
Teknoloji
ve çoklu zekalar üzerine
5.
Öğretim
programında gereken başlıca değişimler üzerine
6.
Okulda
yapılan değerlendirmelerin, sporlar ve müzik gibi diğer alanlardaki değerlendirmelerden
nasıl farklı olduğu üzerine
7.
Okullarda
yapılan değerlendirmelere yeni bir yaklaşım ihtiyacı üzerine
8.
Devlet
eğitiminde görülen uzun süredir süregelen değişimin yerine ne yapılması
gerektiği üzerine
1.
Öğrencileri,
çalıştıkları şeylerde aktif olarak tutmak üzerine
Bir gün çocuklar
okullardan ayrıldıklarında, öğrendikleri şeyleri hala kullanabileceklerini
umduğumuz için okullarımız var. Ve, bireyler çalıştıkları şeylerde aktif bir
rol almadıkça, sorular sormayı, bir şeyleri aktarmayı, esasen kendi akıllarında
bir şeyler yaratmayı ve onları ihtiyaca yönelik olarak şekillendirmeyi
öğrenmedikçe, fikirler tam anlamıyla ortadan kaybolur unutulup gider. Öğrenci
sınavda iyi bir puan almış olabilir, biz o öğrencinin öğrendiğini
düşünebiliriz, fakat bir veya iki yıl sonra hiç bir şey kalmayacak.
2.
Öğrenci-hedefli
öğrenmenin özellikleri üzerine
Diğer yandan, kimisi
kendi kendine bir deneyi gerçekleştirdi, veriyi inceledi, bir tahminde bulundu,
ve onun doğru bir şekilde anlaşılıp anlaşılmadığını gördü, bazısı geçmişini
yapıyor, ve aslında kendi kendine bazı röportajlar gerçekleştiriyor – sözlü tarihler
– daha sonra dökümanları okuyor, onu dinliyor, geriye gidiyor ve ilerisi
hakkında sorular soruyor, kaleme alıyor. Bu, bir şeye bağlı kalmaya devam
etmenin bir şekli, halbuki eğer basit bir şekilde bir takım isimleri ve bir
takım olayları hatta bir kısım tanımları ezberliyorsanız, bekleyecek bir şey
yok.
3.
Çoklu
zekalar teorisi üzerine
‘Multiple
Intelligences’ Çoklu zekalar fikri psikolojiden ortaya çıkmıştır. Bu teori
insanların çok farklı zihinsel güçlere sahip olduğunu ve bu güçlerin çocukların
öğrenme süreçlerini nasıl gerçekleştirdiklerinde ve insanların akıllarındaki
şeyleri nasıl tarif ettiklerinde ve daha sonra bu insanların anladıkları
şeylerin ne olduğunu göstermek için onları nasıl kullandıklarında çok çok
önemli olduğunu kanıtlamak için geliştirilen bir teoridir.
Eğer hepimiz aslında aynı türde akıla sahip
olsaydık ve sadece tek bir zeka türü olsaydı, herkese aynı şeyi aynı yolla
öğretirdik ve onları aynı şekilde değerlendirirdik ve bu makul bir yöntem
olurdu. Fakat bir kere insanların çok farklı zeka türlerine, farklı
dayanıklılık türlerine sahip olduğunun farkına varıyoruz. – bazı insanlar
uzaysal düşünmekte iyidir, bazıları dilsel düşünmekte; diğerleri çok
mantıksaldır, bazıları da aktif olarak keşfetmeye ve aktarmaya ve bir şeyleri
düzeltmeye gerek duyarlar. – Özellikle herkese aynı şekilde davranan eğitim,
aslında en haksız şekilde gerçekleştirilen bir eğitimdir. Çünkü bu eğitim,
kimisinin çok dilbilimsel ve mantıksal olduğu, benim bir hukuk profesörü aklı
olarak adlandırdığım, tek bir zeka türü seçiyor, ve diyor ki ‘eğer böyle
düşünüyorsanız harika, fakat böyle düşünmüyorsanız sizin için trende yer
yoktur’.
4.
Teknoloji
ve çoklu zekalar üzerine
Eğer bir çocuğun
uzaysal veya görsel uzaysal öğrenme türüne sahip olduğunu, diğer çocuğun çok
çeşitli bir öğrenme türüne sahip olduğunu, üçüncü çocuğun derin felsefi sorular
sormayı sevdiğini, dördüncü çocuğun hikayeler sevdiğini biliyorsak, bir
öğretmen gibi çok da hızlı konuşmamıza gerek yok. Aslında çocuğun ilginç
bulabileceği ve üretken bir şekilde zekalarını kullanabileceği, teknolojinin
interaktif olduğunu yayabileceği bir türde çocuğa materyal sunan bilgisayar
programları sağlayabiliriz, materyaller sağlayabiliriz, kaynaklar
sağlayabiliriz, çocuk aslında ona rahat daha uygun gelen bir şekilde anlayışını
gösterebilecek.
Öğrenmenin tek yolunun onu bir ders
kitabında okunan veya bir derste dinlenen bir şey olduğu efsanesine hepimiz
aşinayız. Ve anladığımız şeyi göstermenin tek yolu kısa cevaplı bir test
yapmaktır veya belki ara sıra sorular dahil edilen bir metinle bunu
yapabiliriz. Fakat bu saçma. Her şey birden fazla yolla öğretilebilir. Ve
anladığımız herhangi bir şey birden fazla yolla gösterilebilir. Buna
inanmıyorum çünkü sekiz farklı yolla öğretimlerini gerçekleştirmemiz gereken
sekiz zeka türü var. Bunun saçma olduğunu düşünüyorum. Fakat daima kendimize
şunu sormalıyız, ‘’ Her çocuğa ulaşıyor muyuz, ve eğer böyle değilse yani her
çocuğa ulaşamıyorsak, bunu yapabileceğimiz diğer yollar neler ? ‘’
5.
Öğretim
programında gereken başlıca değişimler üzerine
Çok fazla konu
öğrettiğimizi ve bir çok materyalle bunun üzerini örttüğümüzü düşünüyorum, ve
sonunda sonuç öğrencilerin çok yüzeysel üstünkörü bir bilgiye sahip olması
oluyor, sık sık söylediğimiz gibi, bir milim genişlik ve bir inçlik derinlik. Daha
sonra bir gün okuldan ayrılıyorlar, neredeyse her şey unutuluyor. Ve okulun
birkaç önceliğe sahip olması için değiştirilmesi gerektiğini ve çok derin bir
şekilde bu öncelikleri gerçekten araştırmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bilim alanına atılalım. Aslında bir çocuğun
koleje gitmeden önce fizik biyoloji coğrafya veya astronomi çalışıp
çalışmadığıyla pek ilgilenmiyorum. Bununla ilgili detaylı çalışma yapmak için
pek çok zaman var. Gerçekten önemli olan şeyin bilimsel olarak düşünmeyi
öğrenmeye başlamak olduğunu düşünüyorum. Hipotezin ne olduğunu anlamak, onun
nasıl çalıştığını ve çalışıp çalışmadığını görmektir. Eğer çalışmıyorsa, bir
şeylerle ilgili teorimizi nasıl değiştiririz. Bu zaman alır. Bunu bir hafta
hatta bir ay içinde bile sunabilmenizin
imkanı yok. Çok farklı türde deneyler yaparak, sonuçların ne zaman tahmin
ettiğimiz gibi olacağını ve ne zaman farklı olacağını görerek onunla ilgili bir
şeyler öğrenmemiz gerekir.
Fakat koleje giderken de bu yolda bilime
odaklanıyorsanız – veya eğer koleje gitmiyorsanız, aynı zamanda iş yerine
gidiyorsanız – basit bir şekilde fikir veya ön yargı konusu olan bir durumla
sağlam bir kanıtın olduğu bir durum arasındaki farkı bileceksiniz.
6.
Okulda
yapılan değerlendirmelerin, sporlar ve müzik gibi diğer alanlardaki
değerlendirmelerden nasıl farklı olduğu üzerine
Değerlendirme hakkında
en önemli şey, yapmamız gereken şeyin ne olduğunu bilmektir. Ve değerlendirmeyi düşünmenin benim için en
iyi yolu, bir sanat türü veya bir sporu öğrenen bir çocuk, çünkü bu yani oyunu
yöneten bir oyuncu veya bir figür tasarımcısı veya bir kemancı olmak zorunda
olmanız tamamen bir esrarengizlik değil. Onu görüyorsunuz, deniyorsunuz,
yetiştiriliyorsunuz, ne zaman daha iyi olacağınızı biliyorsunuz, diğer
çocuklara nazaran nasıl yaptığınızı biliyorsunuz.
Okulda, değerlendirme şaşırtıcıdır. Hiç
kimse testte ne olacağını, sonuçların ne zaman geleceğini bilmez, ne öğretmen
ne öğrenci ne yapacağını bilemez. Bu yüzden desteklediğim şey çocuklar için
onların okula adım attıkları günden itibaren sorumlu olacakları sergileri
performansları iyi bir şekilde belli etmek.
7.
Okullarda
yapılan değerlendirmelere yeni bir yaklaşım ihtiyacı üzerine
Hadi gerçekleştirelim.
Dünyada gerçekten değer verdiğimiz çeşitli şeylere bakalım. Olabildiğimiz kadar
açık sözlü olalım. Çocuklara mümkün olduğu kadar erken feedback yani dönüt
sağlayalım, daha sonra onların dönütü benimsemelerine izin verelim, böylece
neyin iyi gideceğini neyin iyi gitmeyeceğini kendilerine söyleyebilirler.
Ben bir yazarım ve başlangıçta editörlerden
bir çok reddetme içeren bir çok dönüt almak zorunda kalmıştım, fakat zamanla
neyin önemli olduğunu öğrendim. Kendi kendimi yönetmeyi öğrendim ve şimdi
editörlerden gelecek dönütler çok gerekli olmuyor. Ve bir yetişkinin, çok fazla
dış eleştiri yapmak zorunda olmadığınız şeylerde daha uzman olduğunuzu hiç
kimsenin bildiğini düşünmüyorum, ama öz-değerlendirme olarak adlandırdığımız
şeyi yapabilirsiniz. Ve okulda, değerlendirme size yapılan bir şey olmamalı, en
aktif olduğunuz şey üzerine yapılmalı.
8.
Devlet
eğitiminde görülen uzun süredir süregelen değişimin yerine ne yapılması
gerektiği üzerine
Sadece uçlardan ziyade yaygın olarak Amerikan eğitiminde uzun süredir süregelen bir değişimin
olması gerektiğini düşünüyorum, öncelikle insanlar öğrencilerin derinden
öğrenim gerçekleştirdiği, onların alenen bilgilerini sunabildiği, ve o
çocuklara bakan herkesin ‘’ Sahip olmak istediğim çocuklar işte bunlar. ‘’
dediği yeni tür eğitimin gerçekten işe yaradığı kendi ülkeleri gibi diğer
ülkelerde de örnekler görmek zorundalar. Bu yüzden yeterince iyi örnekler
görmemiz gerekiyor.
İkinci olarak, eğitimde yer alan bireylere sahip
olmamız gerekiyor, öncelikle öğretmenler ve yöneticiler, buna inanmamız, onu
gerçekten yapmamız, ve öğretmen merkezli eğitimden değişim yapabilmek için
ihtiyacımız olan yardımları almamız gerekiyor, ve sahnenin arkasındaki
hazırlıkla bu eğitim türüyle çocukların akıllarını dolduralım, ve böylece çocuklar
kendi kendilerine öğrenmenin merkezinde olurlar.
Üçüncü olarak, herkesi bu eğitim türünün işe
yaradığını ikna etmemiz için gereken değerlendirme planlarına ihtiyacımız var.
Ve daha sonra yine aynı şey olacaksa yani elli veya yüz yıl önce kullanılan
çoktan seçmeli testlere devam edeceksek, çocuk merkezli öğrenmeye sahip olmak
iyi bir şey değil.
Son olarak, ülkemizde belki diğer ülkelerde tahmin edilebilen bir
gelecek için bu eğitim türüne sahip olmak istediğimizi destekleyen politik bir
bağlantı olması gerektiğini düşünüyorum. Ve uzun süredir insanlar öğretmenleri
dövmekle veya yeni hiç bir şey öğretmediğimizi söylemekle meşgul, çünkü eğitim
sistemi başarısız olabilir ve geçmişte olduğu gibi tıkanmış olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder