19 Nisan 2015 Pazar

Tutarlılık abartılıyor mu ?



Çeviri: Tuğrul Yılmaz 

Tom Whitby: Birçok eğitim ödülünün sahibi
ve kitap yazarı
       Geçenlerde kışkırtıcı olabilecek bir tweet attım. Bunu birşeyleri karıştırıp eski yaratıcı fikirlerden yararlanmak için sık sık yaparım." Geçenlerde bir kalp ameliyatı geçirdim ve doktordan ameliyatı tamamlaması için 20. yy'a ait hiçbir metod ya da teknoloji kullanmasını istemedim." şeklinde tweet attım. O tweetten dolayı tutarlılık tartışması çıkar sanmıştım. Ama böyle bişey olmadı. Attığım tweete bağlı olarak biri eğitimcilerin 'çevreleriyle bağlantıda' değillerse neden iyi öğretmenler olamayacağını düşündüğümü sordu. Amacım tutarlılığa vurgu yapmaktı. Benim ifade etmeye çalıştığım düşünce, her alanda özellikle de tıpta 20.yy'a ait teknoloji ve metodların artık kullanılamaz olduğuydu, çünkü 21.yy'a gireli on yılı aşkın bir süre oldu. Bağlantısı olmayan bir öğretmenin 'bağlantıda' olmasını sağlayan şey 'Tweeter'dı. Ancak tutarlılıkta, 'bağlantıda' olmaktan daha fazla şey vardı.

Tutarlılık çok önemli bişeydir, tabiki eğitimde söz konusu müfredattaki değişimlerle 
birlikte. Çünkü eğitimcilerin tutarlı olmaları gereken alanda büyük öneme sahip olan kendi branşlarında uzman olmaları gerekir. Eğitim işini daha da ileri götürmek için, eğitimcilerin pedagoloji eğitiminde ve metod biliminde de uzman olmaları gerekir. Eğitmenlerin tutarlı olmaya devam etmeleri gerekiyor. Bu anlayış bize, öğretmenlerin ne kadar zor durumlarda kalacağıyla ilgili örnekler sunmaya başlıyor. 

Ama yine de eğitim ilişkilere dayanır. Öğrenci-öğretmen ilişkileri ve meslektaş ilişkileri. Bunların hepsi öğrenme ortamında yer alır. Neyin tutarlı; neyin tutarsız olduğu öğretmen tarafında belirlenen bişey değildir, ama bu olgu öğrenciler tarafından düşünülmeli ve sorgulanmalıdır. Kendisini alanında ileriye taşıyacak öğretime ihtiyacı olan kişi öğrencidir. Öğrenci, öğretmenin bilgisini ve fikirlerini tutarsız bulursa, öğretmenin olaya nasıl baktığının bir önemi olmayacaktır, öğrenci öğretmeni ardında bırakarak kendi tutarlı bulduğu şeye inanmaya devam edecektir.


İlerde eğitimciler kendilerinin tutarsızlaşmaya başladıklarını saptayabilecek mi? Herkes tutarsızlaşır mı? Eğitimcilerin, herhangi bir meslektaşının tutarlılığını belirleme gibi ahlaki bir zorunluluğu var mıdır? Bir gözlemle ilgili yorumlara tutarlılığı da katmak adil midir? Ya tutarsız yöneticiler? Tutarsızlık genelde nesiller arası bir durum mudur? Bunlar kafamın içinde uçuşan, cevaplamaya can attığım sorular.


Tabiki bağlantılı olmanın  yılmaz 
bir savunucusu olarak şunu belirtmek isterim ki: işbirliği ve işbirlikçi öğrenme, bu uzun yolda insanları tutarlı kılma konusunda aynı doğrultudadırlar. Bu cevabın sadece bir kısmı. Öğrenmek için zihnimizin yanında zihniyetimizi de açık tutmamız gerekir. Günümüzde geçmişe ait bir çok tutarlı düşünce mevcut, bizim bunları öğrencilere anladıkları terimlerle açıklamamız gerekir, çünkü anlamaz ve tutarlılığı sorgularsa, kabul etmezler.

Bence farkındalık tutarlı kalmanın bir anahtarıdır. Günümüzün teknoloji güdümlü kültür ortamında kişinin değişimlerin farkında olmaya ihtiyacı vardır. İstekli olma ve statükonun konforundan uzaklaşmaya cesaret etmek esastır. Ders vermekten daha fazla dinlemek için bir yetenek geliştirmek de bir amaç olmalıdır. Öğrenci olmak, uzman olmaktan daha fazla isteklilik gerektirecektir. Nasıl olabileceğini görmek, ne bildiğimizi incelemek, sorgulamak ya da gelecekte ihtiyacımız olacak şeylere uymayan şeyleri saptamak bir esneklik gerektirecektir. Bunların hepsi yaşam boyu öğrenmenin özellikleridir. Eğitimciler, öğrencileri için sürekli yaşam boyu eğitimden bahsederler. Bu bütün öğrenenler için bir amaç olmalı. Eğitimciler bazen kendilerinin de öğrenci olduğunu unutuyorlar. Daha iyi eğitmenler olmak için ilk önce daha iyi öğrenciler olmayı öğrenmeliyiz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder