Çeviren:Esra Terzioğlu
John Dewey’in
Tatmin Edici Bir Uğraşın Anahtarı Olan Ve Her Alanda Mükemmeliyet İçin Çeşitli
İlgilerin Neden Çok Önemli Olduğu Üzerine Mesleğini Nasıl Bulursun Çalışması
"Kişinin
ne yapmak için donatılmış olduğunu bulmak ve bunu yapmak için fırsat güvenliği
sağlamak mutluluğun anahtarıdır."
“İnsanın ruhunda büyük bir ateş
olabilir,ama hiçbir zaman kendisini ısıtamaz onunla, gelip geçenlerse yalnızca
bacadan çıkan cılız dumanı görürler.” Der genç Van Gogh
kardeşine yazdığı bu mektupta. Meslek arayışları boşuna çıktığı için umudunu
kesmişti. Neyi sevdiğimizi nasıl buluruz ve sevdiğimiz şeyle hayatımızı nasıl
kazanırız sorusu Plato’ya kadar dayanan, sonsuza kadar devam edecek eden bir
sorudur ki bu sorunun onaylanmış
cevapları, en azından eğitimin herkesin yeteneğini ortaya çıkardığını, uzmanlık
eğitiminin ve bunun toplumun gelişmesine uygulanan bir rolü olduğudur. İki bin
yıldan daha fazla sonra, medeniyetimizin yarattığı en iyi beyinlerden biri,
nasıl düşündüğümüzü ve eğitimin asıl amacının insan ruhunu arındırmaya devam
ettirmesi üzerinde anlayışı olan, filozof, psikolog ve eğitim reformcusu John
Dewey (20 Ekim 1859-1 Haziran 1952);1916’da “Demokrasi ve Eğitim” başyapıtında
bitmez tükenmez sorunun amacını ele almıştır.
Nietzsche’nin
1873’te zaman içinde asılı kalmış kendinizi nasıl bulursunuz üzerindeki derin
düşünce yazısı ve Parker Palmer ’ın “Ruhunuzun konuşmasına nasıl izin
verirsiniz” adındaki çağdaş manifestosuyla aynı zaman diliminde; Dewey, amacımızı
nasıl buluruz ve son derece tatmin edici bir mesleğe neyin neden olduğunu
inceler. O, bu mesleği “bir amaca sahip sürekli faaliyet” olarak tanımlıyor;
böylece hem onun aktivitelerinin ve hem canlılığın duygusu ile bizi dolduracak
bir şekilde doğal hediyeler sağladığını ve insanoğlunun yaşamlarını
zenginleştirdiğini öne sürer.
“Bir
iş, sonuçlarını başarmasından ve iş arkadaşlarına faydalı olmasından dolayı bir
bireye gözle görülür derecede önem ifade eden yaşam aktivitelerinin doğrultusu
dışında başka bir şey ifade etmez. Bir kariyerin karşıtı ne kültür ne de
işsizlik değil, kişisel yönden amaçsızlık, tecrübede birikimle gelen başarı
yoksunluğu ve sosyal taraftan da başıboş bir görüntü sergilemek, başkaları
üzerinde asalak bağımlılıktır. İş, devamlılığın somut bir terimidir. Her türde
sanatsal yeterliliğin, özel bilimsel yeteneğinin, etkili vatandaşlığın aynı
zamanda profesyonel ve ticari mesleklerin gelişimini içerir ve mekanik iş gücü
ya da karlı kazançların peşinde olmayla ilgili bir şey olmadığını söyler.”
Ama Dewey,
her zaman karakterimizi sınırlayan kendimizi en iyi olduğumuzu düşündüğümüz
şeyle tanımlamak ve çalışmalarımızı devamlı rutinleştirmek eğilimimize karşı
uyarmıştır:
“Biz kaçınmalıyız... Mesleğin kişiye özel bir
şekilde dağıtılmış, her bir kişi için tek olduğu düşüncesi... Her birey, görev çeşitliliğinde
bir gerekliliğe sahip olmalı ki bunların her birinde akıllıca etkin olması
gerekir. Her meslek, diğer ilgilerden izole edildiği derecede anlamını yitirir
ve meşgul eden bir rutin haline gelir.”
Günümüz kültürünün yüce
zamansızlığının ortasında, sürekli yayılan bütünlüğümüzü parçalarla
sınırlandırarak kendimizi üç kelimeyle bir konferans rozetinde ve 160
karakterlik bir Twitter biyografisinde tanımlamaya zorlanıyoruz. Dewey
yazmıştır:
“Hiç kimse sadece bir sanatçı ve başka bir
şey değildir, ve şimdiye kadar biri o koşula elinden geldiği kadar yaklaşır, o daha
çok az gelişmiş bir insandır, o, çirkinliğin bir türüdür. O, hayatının bir
döneminde, bir ailenin üyesi olmalı; arkadaşlara ve yoldaşlara sahip olmalı; ya
kendini desteklemeli ya da başkaları tarafından desteklenmelidir ve böylece bir
iş kariyerine sahip olur. O, bazı örgütlü siyasi birimin ve buna benzer işlerin
üyesidir. Biz doğal olarak onun mesleğini, onun başkalarıyla ortak olanlar
yerine onu öne çıkaran görevleriyle seçeriz. Ama biz onun neredeyse diğer
görevlerini görmezden gelerek ve inkar ederek kendimizi kelimelere çok bağlı
kalmaya izin vermemeliyiz.”
Bir sanatçı olarak bir kişinin mesleği,
kesinlikle onun çeşitli ve rengarenk mesleki
aktivitelerinin uzmanlaşmış evresi olmalıdır, böylece onun bu konudaki
yeterliliği, yani insani anlamdaki yeterliliği diğer mesleklerle olan
birlikteliği ile belirlenir.
Bizim odağımızı
daraltmak yerine Dewey, doğru mesleğin, bizim objektifimizi genişlettiğini ve
çeşitli alanlardan fikirleri bağlayıp organize ederek örüntü tanıma yöntemi
haline getiren “yaratıcılık mekanizması” olduğunu öngörür. O yazar:
“Bir meslek, aynı zamanda bilgi ve
entelektüel gelişim için bilgi ve fikirleri düzenleyen bir ilkenin
gerekliliğidir. Bu çok geniş detayların çeşitliliği arasından geçen bir eksen
sağlar; bu farklı tecrübelerin, gerçeklerin, bilginin öğelerinin bir diğeriyle
sırayla dizilmesine neden olur. Avukat, doktor, kimya dalında laboratuvar
araştırmacısı, ebeveyn, kendi semtindeki ilgili vatandaş olarak yapması gereken
her ne varsa not almak ve ilişki kurmak için değişmez çalışma uyarıcılarına
sahiptir. O ,bilinçsizce, işinin motivasyonundan diğer şeylerle ilgili bilgiye
uzanır ve ona sahip olur. Meslek, çekmek için mıknatıs gibi, tutmak içinde
tutkal gibi bir rol üstlenir. İhtiyaçların dayanağı olduğundan böyle bilgi
düzenlemesi çok önemlidir; o kadar ifade edilir ve eylem halinde yeniden
düzenlenir ki bilgi asla durgun hale gelmez.
Yaklaşık bir
asır önce, Werner Herzag; Dewey’in tecrübenin tekniğin üstünde olmasını ileriye
bakan sinemacılara yaptığı akıllıca tavsiyelerini övdü; Dewey, kişinin sanatını
geliştirmek için en iyi yöntemin onu hayatına sokması olduğunu ileri sürer:
“Eğer sanatçılığı teknik bir başarıdan daha
fazlası olacaksa, birey deneyime sahip olmalı, onu yaşamalıdır. O, sanatının
içinde sanatsal faaliyetlerinin konusunu bulamıyorsa; bu yakındığı ve diğer
ilişkilerle zevk aldığı şeylerin bir ifadesi olmalıdır –ki bu onun farkındalığı
ve ilgilerine sevgi üzerine bağlı olan birşeydir.
Meslekler için tek yeterli eğitim,
meslekler aracılığıyla eğitimdir… Daha sonraki sorumluluklar için yeterli
hazırlık; sadece içinde bulunduğu hayatı en iyi şekilde yaşayarak gelir. Bütün
insanoğlunun her zaman yaptığı baskın işi, yaşamaktır. -entelektüel ve ahlaki
gelişim.
Buckminster
Fuller yarım yüzyıl önceki ateşli bildirisinde, pratisyenlerin dehasına karşı uzmanlığı
eleştirmiş; Dewey kendimizi bizim temel becerimiz tarafından tanımlanmamıza
kendimizi salıvermeye karşı uyarır:
“Bir sanatçının doğrusu diğer bütün
mesleklerin doğrusudur. Bütün belirleyici meslekler için -davranış ilkesi ile
genel uyum içinde- çok baskın, çok özel ve uzmanlaşmış ve içine çekici olma
yönünde şüphesiz bir eğilim vardır. Bu beceri veya teknik metoda, anlam
pahasına vurgu anlamına gelir. Fakat bu eğilimi geliştirmek eğitimin işi
olmadığı gibi, bu eğilime karşı koruma sağlamalı; böylece bilim araştırmacısı
sadece bilim insanı olmasın, öğretmen sadece pedagog, din adamı sadece dini kıyafet
giyen ve dahası.
Dewey birinin
meslek bulmasının, hem bireyin kendisi için hem de içinde bulunduğu toplum için
nihai ödül olduğunu düşünür:
“Sosyal hizmet ile bireyin kendine özgü
kapasitesini dengeleyen tek şey bir meslektir. Kişinin ne yapmak için
donatılmış olduğunu bulmak ve bunu yapmak için fırsat güvenliği sağlamak
mutluluğun anahtarıdır. Hiçbir şey kişinin hayatta gerçek işini bulmakta başarısız
olmasından veya başka bir yere sürüklendiğini keşfetmesinden ve yine şartlar
tarafından sevimsiz mesleklere zorlanması kadar trajik olamaz. Doğru bir meslek,
basitçe kişinin doğal yeteneklerine uygun, en az direnç ve en fazla
memnuniyetle çalışmasıdır. Toplumun diğer üyelerinin referansı ile bu hareket
yeterliliği, tabi ki de onların bir bireyden sunabileceği en iyi hizmeti
aldığını ifade eder.
Tüm zamanların
yazılmış en önemli ve en ebedi okumaya değer kitaplarından biri olan “Aşırı
bilgi yükleme çağında nasıl derin düşüncede usta olunur ve huzurdaki başlıca
rolümüz” ile zamanlaması tam yerinde
olan Dewey’in “Demokrasi ve Eğitim”ini, sonra William James’in “Kârdan ziyade
bir amaç belirleme”sini ve Parker Palmer’ın “Saklı bütünlüğünüzün sahiplenilmesi”
ile yeniden değerlendir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder