20 Şubat 2016 Cumartesi

Tabletler Dışarı, Hayal Gücü İçeri:Teknolojiden Kaçınan Okullar

Çeviren: Bilal Ali TELCİ


Silikon vadisinde çalışan ebeveynler, çocuklarını görünürde hiç bir bilgisayarın olmadığı okullara gönderiyorlar -ve belli ki yalnız değiller.






Silikon vadisinin kalbi teknoloji devleri Google, Apple ve Yahoo’nun çalışanlarının çocuklarını gönderdikleri 9 derslikli bir okuldur. Fakat Amerikanın dijital kalbinde konuşlanmasına rağmen ortalıkta hiç bir iPad,akıllı telefon veya ekran bulunmuyor.

Bunun yerine Waldorf okulu yarımadasındaki öğretmenler sınıfları güncel elektronik
aletlerle doldurma telaşına zıt el becerileri pratiğine dayalı, ampirik öğrenmeyi tercih ediyorlar.

Fakat gerçek şu ki teknolojiyi öncüleyen şirketler için çalışan ebeveynler bilgisayarların

eğitimdeki değerini sorguluyorlar mı? Yüksek teknolojili sınıfların çağ ötesi rüyası
gelecek jenerasyonda en iyi uğraş olacak mı ?

Organisation for Economic Cooperation and Development (OECD) tarafından yapılan

uluslararası bildiri bilgisayarlara ciddi miktarda yatırım yapan eğitim sistemlerinin uluslararası öğrenci değerlendirme programı ( Pisa ) testlerinde okuma,matematik ve bilim sonuçlarında kayda değer bir gelişme göremediklerini belirtmiştir. OECD eğitim müdürü, Andreas Schleicher ‘’ Doğu Asya’da olduğu gibi en iyi performans veren eğitim sistemlerine bakarsanız, onlar sınıflarında teknoloji kullanma konusunda oldukça ihtiyatlılar ’’demiştir.

‘’Tabletleri ve bilgisayarları sık sık kullanan öğrenciler onları kısmen kullananlara nazaran
daha başarısız olmaya eğilimliler’’ diye eklemiştir.

İngiltere’de incelenmiş diğer bildiriler sosyal medyanın gençler üzerindeki potansiyel

olumsuz etkilerini ve cep telefonları ve tabletlerin kullanımıyla ilişkilendirilmiş sınıf içi rahatsız edici davranışları kaygıları arttırmaktadır.

Association of Waldorf Schools of North America sosyal gelişim ve yardımlaşma

başkanı Beverly Amico, bu durumu onların yaklaşımlarının ‘’çocukların en iyi nasıl
öğrenecekleri hakkında zamanla kendini kanıtlamış doğruları’’ kullanması olarak açıklar.
Öğretmenler öğrencileri, müfredat konularını onlara bilgiyi tablete indirerek tüketmektense boyama ve çizme gibi sanatsal aktiviteler yoluyla açıklayarak,öğrenmeleri için cesaretlendirmektedirler.

Örneğin, 4.sınıf öğrencileri için normal bir ders norveç mitolojisi hakkında efsanelere göre

kendi resimlerini çizerek öğrenmelerini, problem çözme matematik becerilerini örgü yoluyla edinme veya modern bir dili yakalama oyunu ile pratik yapmayı içerebilir.

Amico bu daha yaratıcı eğitim yaklaşımının derslere hayat getireceğini ve öğrencilere

perdeden bir dizi resimleri göstermekten daha etkili olacağının üzerinde durmuştur.

O ‘’ dersler yalnız çocuğun eğitiminin değil aynı zamanda onları bireyler olarak önemseyen

insan davranışlarıyla verilir’’ demektedir. ‘’ Sınıfta çocuk olarak ne hatırlıyorsun ? Bu
genellikle bir eğitim gezisidir, laboratuvar’da ellerini kirletmektir yada güzel bir hikayedir. Bunlar seninle birlikte 50 yıl sonra da kalacak şeylerdir’’.

Waldorf sınıfları aynı zamanda doğal tahtadan sıralar ve bitkilerle öğrencileri rahat ve

konforlu hissettirmek için dizayn edilmiştir. Amaç dikkat dağıtıcı elektronik medyayı çıkarmak
ve ders sırasında öğretmen ve öğrencileri arasında daha güçlü bağlılığın teşvik edilmesidir.
Amico dijital endüstride çalışan ebeveynlerin çocukları için düşük teknolojili ve teknolojisiz eğitimi seçmelerinin nedenlerinden birinin de bunun onlara bir çok iş verenin de arzuladığı yenilikçi düşünme becerilerini öğrettiğini iddia eder. O teknolojiye erken yaştan alışmış öğrencilerin kalıpların dışında düşünme ve problem çözme yeteneğinde eksik olduklarını da ekliyor.

London Acorn okulu başkanı Sarah Thorne sınıfta teknolojiyi sınırlandırma veya kaldırmanın 
öğrencinin ilerideki istihdam edilebilirliğinin üzerinde olumsuz etkisi olacağı varsayımını sorgulamaktadır.

Londra Morden’de ki 12 yaşından küçük öğrencilerin tatillerde dahi akıllı telefon ve

bilgisayarları kullanmaları ve her zaman televizyon filmlerini izlemeleri yasaklanmıştır.
Okulun dünya görüşü elektronik aletlerin çocuğun gelişiminde öğrencilerin 12 yaşında
bastıkları zaman televizyon izlemeye daha sonra yalnızca önce aileleri tarafından izlenmiş
belgeselleri izlemeye izin oldukları ‘’ kademeli bütünleşmedir’’. 14’lerine kadar filmleri
izleyemezler; internet 16 yaşından küçük herkese evde veya okulda tamamıyla yasak ; ve
bilgisayarlar 14 yaşından büyükler için yalnızca müfredatın bir parçası olarak kullanılabilir.

Kulağa zalimce gelebilir fakat Thorne sınıfta teknoloji kullanımına daha dikkate alınmış
yaklaşımın öğretmenlere öğrencileri idari karar verme,yaratıcılık ve konsantrasyon becerileri gibi temel becirelerde geliştirmeye yardımcı olur bunların hepsi bir iPad 'e dokunma veya Excel programında elektronik çizelge tamamlama becerisinden çok daha önemlidir. Bunun yanı sıra Thorne teknolojinin çoğunun günümüzü zayıflattığını yarın ise ilkel olacağını eklemiştir.

O ‘’Okul bir öğrenme yolculuğu ve onu mümkün olduğunca karışık, zengin ve ilgi çekici

kılmak istersin. Anlık bilgideki problem şu ki kolaylıkla A’dan B’ye varabilirsin ve gerçek
yaşamı yansıtmayan cevaplar bulabilirsin’’ der.

‘’Sınıftaki konsantrasyon açısından çok az sohbete eğilimliyiz çünkü onlar öğrenmeleri ile

meşguller. Okulumuzdaki çocuklar çalışmalarında oldukça dikkatini vermiş bir haldeler ve bu nedenle biz onlara bunu yapabilmeleri için o aralığı veriyoruz.’’

Thorne kısıtlamalar hakkında öğrencilerden gelen geri dönütlerin olumlu olduğunu iddia

ediyor; genç öğrenciler oyun oynama fırsatından keyif alıyorlar ve hatta düz okullardan geçiş yapan gençler daha mutlu olduklarını itiraf ediyorlar.

Teknoloji kullanımını kısıtlamak 21.yy öğretmenleri için aynı zamanda akıllı tahta ve

bilgisayarlar benzerlerinin sağladığı kaynağa ve bilgiye kolay ulaşım için kullanılmış zorlu bir iştir.

‘’Bu zor bir iş’’, dijital aletlerin sınıfa yalnızca öğrenciler ortaokul çağına ulaştıktan sonra

tanıtıldığı Steiner Academy Hereford ‘da sınıf öğretimi olan Ian Young itiraf ediyor. Bütün
bunlara rağmen öğrenmede sınırlı bir rolleri var. Okulun idari başkanı Sylvie Sklan’a göre bu dünya görüşü dijital aletlerin yaratıcı düşünceyi, hareketi, insan iletişimini ve dikkat süresini engelleyen düşünce tarafından bildirilir ve küçük çocukların eğitiminde hiç bir yeri yoktur.

Tekrar, çocuklarla oynama ve sanatsal aktiviteler yoluyla öğrenmek için teşvik edilir.
Young onlar dersleri gerek resimli kitaplar veya sessiz okuma gibi farklı bir aktivite
karışımlarıyla tamamlayarak dikkatlerini canlı tuttuklarını ifade ediyor.

O ‘’ Kesinlikle dersi nasıl vereceğin konusunda daha fazla yaratıcı olmalısın’’diyor. ‘’Onlara 
güdü vermek için sesinle daha çok çalışmalısın, gerek sesli gerek sessiz olsun. Neyin geleceğinden onları ilgili tuttuğuna emin olmalısın. Marifet budur.

O ‘’ Öğretmek iletişim ve etkileşim ile alakalıdır.Bu genç yaşlarında çocuklara makineler

yoluyla öğreterek onlara iyilik yaptığımızı düşünmüyorum’’ diye ekliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder